Tamamen El Yazması Salavat-ı Şerif Firuze Yüzük
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- Teslimat ve İade Koşulları
- Yorumlar
-
Stok Kodu: DUA391 Metaryel: 925 Ayar Gümüş Boyut: 15*20 mm Kullanılan TAŞ: Firuze Taşı Ağırlık: 12 gr (+/-1,5) Numaraya Göre Değişebilir. Garanti: Ürünümüz Garantili ve Sertifikalıdır. Ödeme Metodları: Havale - EFT / Kredi Karti (12 Taksıt) / Kapıda Ödeme / Mail Order / Western Union Kargo: Ücretsiz Kargo. Ürünler Özel kutu içerisinde Fatura ve Sertifikalı olarak, OSMANLI PAZAR güvencesi ile gönderilmektedir.Üzerinde ki Yazı: Salavat-ı Şerif Hazırlanış Süresi: 1-3 İş Günü İçerisindeÖzellikler: Size Özel Tamamı El İşçiliği olan bu ürüne istediğiniz hattı ve yazıyı yazdırabilirsiniz.
Kişiye Özel hazırlanan bu ürünleri osmanlıpazar sayfasından iletişime geçerek kendinize özel olarak hazırlatabilirsiniz. Ürünler tamamen elde kazıma yöntemi ile yapılmaktadır.
Dipnot: Bütün ürünlerimiz elde kazıma yöntemi ile oyularak yazılmaktadır. Dünyada çok az ustası olan bu işçilik değerli taşlara tek tek sanatını işlemektedir. Kazıma olan taşların altından taşın kendi rengi çıktığı için, taşla yazının ayırt edilebilmesi ve daha net okunması için oyulmuş yazılara boya sürülerek daha belirgin hale getiriliyor. Fakat doğal taşlar üzerinde yabancı hiç bir madde tutmadığı için bu boya zamanla silinmektedir. Kazıma yazılar asla silinmemekte olup boyasız da kullanımı uygundur.Daha fazla yazıların gözükmesini isteyen müşterilerimiz kırtasiyelerden boya kalemini temin edebilir. Dualı ve yazılı ürünlerin üzerindeki boyalar yazının önemini arttırmadığı için sadece görsel olarak tercih edilebilir. Müşterilerimizin bu durumu bilerek almasını önemle rica ediyoruz.
1- Emr-i ilâhîye imtisâl ile Cenâb-ı Hakk’ın ve meleklerin salavâtına muvâfakat edilmiş olur.
Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygambere çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)
Allâh’ın, meleklerin ve ümmetin salât ü selamları arasında mânâ cihetiyle farklılıklar olduğu muhakkaktır. “Allâh’ın salâtı”, nebîsine rahmet edip onu yüceltmesidir. “Meleklerin salâtı”, Hazret-i Peygamber için istiğfar ve duâdır. “Müminlerin salâtı” ise, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hakkında duâda bulunmalarıdır.
2- Günahların affedilmesine vesîledir.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kim bana bir defa salât getirirse, Allâh o kimseye on defâ salât eder, on hatâsı silinir ve on derece yükseltilir.” (Nesâî, Sehv, 55)
3- Kıyâmette Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onun yanında olur.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları; bana en çok salât ve selâm getirenlerdir.” (Tirmizî, Vitr, 21)
4- Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, salât okuyana mukâbelede bulunur.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Selâm veren kimsenin selâmına mukâbele etmem için Allâh, rûhumu bana iâde eder.” (Ebû Dâvud, Menâsik, 96)
5- Her salât getirenin ismi Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e arz edilir.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Yeryüzünde Allâh’ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (ânında) bana ulaştırır.” (Nesâî, Sehv, 46)
6- Salât ü selâm okuyan kimse, Allâh ve Rasûlü’nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmada seviye alır, kötü ahlâktan kurtulur, fazîlete erer.
7- Nebiyy-i Ekrem’in kendisine olan muhabbeti arttığı gibi, onun da Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbeti devam eder ve katlanarak artar.
8- Allâh Teâlâ’nın Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile bize ihsân ettiği lutuflar, sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen, salât ve selâm ile Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz.
9- Allâh Teâlâ’nın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse, bu sebeple Allâh Teâlâ da ona on misli merhamet eder.” (Müslim, Salât, 70)
10- Unutulan sözün hatırlanmasına sebep olur.
11- Duâların kabulüne vesîle olur:
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- namazdan sonra Allâh’a hamdetmeden ve Peygamber -aleyhisselâm-’a salât ü selâm getirmeden duâ eden bir adam gördü. Bunun üzerine:
“Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve şöyle dedi:
“Biriniz duâ edeceği zaman önce Allâh Teâlâ’ya hamd ü senâ etsin, sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.” (Tirmizî, Deavât, 64)
Diğer bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurulur:
“Duâ eden bir kimse, Peygamber’e salât okumadığı müddetçe duâsı perdelidir. (Hedefine ulaşamaz.)” (Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, III, 165)
12- İlâhî itâba mâruz kalmaktan korunur:
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Yanında ismim zikrolunduğu hâlde bana salavât getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün.” (Tirmizi, Deavât, 100)
13- Allâh Teâlâ, Nebîsine salât eden kulunun işlerinde ona yeter ve onun hem dünya hem de âhiret kederlerini izâle eder.
Nitekim Übey bin Kâb -radıyallâhu anh- diyor ki:
“Hazret-i Peygamber’e:
«– Yâ Rasûlallâh! Ben sana çok salavât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordum.
«– Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«– Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«– Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duâmın yarısını salavât-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«– Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
Ben yine:
«– Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«– İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«– O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
Salât ü selâm getirmek, Hazret-i Peygamber’in rûhâniyetiyle irtibat kurmayı ve O’nun nûrundan istifâde etmeyi temin eder. Bu salavâtların mükâfâtı ise, kulun Hazret-i Peygamber’e olan muhabbeti ve ihlâsı mukâbilindedir.
Firuze Taşı
Firuze Taşı, Türk tarihinde savaş malzemelerinin üretiminde yaygın olarak kullanılmış olan doğal taştır. Bu özelliği sayesinde “Türk taşı” olarak da bilinir. Kullananlara şans ve uğur getirdiğine inanıldığından kullanım alanı da oldukça yaygındır. Doğal taşlar arasında enerjisi yüksek ola bir taş olduğundan günümüzde takı, aksesuar ve mücevher üretiminde sıklıkla tercih edilen bir doğal taştır.
Firuze taşı, turkuaz renginde ve saydam olmayan bir yapıya sahiptir. Opak ve mumu andıran görüntüsü ve gök mavisi tonu ile görenleri anında kendisine büyüleyecek kadar büyük bir etkiye sahiptir. Gök mavisi tonlarının yanı sıra aynı zamanda doğada bu taşa gri ve yeşil gibi renklerde rastlamak mümkündür. Ancak içi damarlı olan gök mavisi rengindeki çeşitleri en kıymetli ve en tercih edilen çeşitleridir.
Firuze Taşının Özellikleri
Birden çok faydası olan doğal taşlardan firuze taşının damarlı çeşitleri birçok takı ve aksesuar tasarımında yaygın olarak tercih edilir ve bu modeller hem erkekler hem de kadınlar için rağbet gören modellerdir. Yüzük, kolye, küpe, bileklik ve tesbih tasarımından kullanılan firuze taşı, son derece kıymetli bir taştır. Ancak piyasaya baktığınızda bu doğal taşın sahteleri oldukça fazladır. Bu nedenle de güvenilir yerden temin etmek son derece önemlidir.
Gerçek firuze taşı kırıldığında içi de en az dışı gibi estetik ve damarlı bir görünüme sahiptir. Ancak sahte olanlar kırıldığında içi renksiz ve dış görünümünden tamamen bağımsız bir formdadır. Kategorimizde yer alan tüm ürünler tamamen doğal ürünlerdir. Bu sayede kendiniz ve sevdikleriniz için bu ürünleri güvenle ve hayranlıkla tercih edebilirsiniz.